ITALO CALVINO, GÖRÜNMEZ KENTLER Çeviren: Işıl Saatçıoğlu , 1972 yılında yayınlandı.204 sayfa . YKB yayınları

     

 ITALO CALVINO

GÖRÜNMEZ KENTLER

Özgün adı: Le Cittâ Invisibili

Haritaları unut, Calvino'nun Görünmez Kentlerinde sen de Kaybol!!”


"Bir kent, ona bakan gözler kadar çoğuldur."  Italo Calvino’nun kentler üzerine yorumu ile başlayalım. 


Her insan bir şehri kendi deneyimleri, anıları ve algılarıyla yorumlar. Bu nedenle, bir şehir hakkında birden fazla "gerçek" vardır. Calvino’nun Görünmez Kentler’i de tam da bu felsefeyle örülü: Kentler yalnızca fiziksel mekanlar değil, aynı zamanda zihnimizdeki imgelerin, arzuların ve hafızanın yansımalarıdır. Her okuyucu, bu metinlerde kendi iç dünyasının labirentlerinde gezinebilir.


Postmodern Bir Başyapıt: Parçalı Anlatı ve Çok Katmanlılık

Görünmez Kentler, postmodern edebiyatın ikonik örneklerinden biri. Calvino, parçalı bir yapı kurarak 55 hayali kenti, Marco Polo ile Kubilay Han arasındaki diyalogların arasına serpiştirir. Her kent, birbirinden bağımsız ama bir bütünün parçası olarak işler. Metinler kimi zaman bir şiir inceliğinde, kimi zaman felsefi bir sorgulamaya dönüşür.

 * Hermetik ve Açık Uçlu: Eser, kapalı gibi görünse de okuyucuya sonsuz yorum kapısı açar. İlk 50-60 sayfa, bir tür "kılavuz" işlevi görerek psikanalitik, yapısalcı veya post-yapısalcı okumalara izin verir.

 * Çerçeve Hikâye Tekniği: Diyaloglar ve italik bölümler, anlatıya derinlik katar. 

Kubilay Han’ın soruları, insanın aidiyet ve anlam arayışını yansıtır:

"Bütün bu yolculuklar geçmişini yeniden yaşamak için mi?" diye sordu Han. Marco cevapladı: "Başka yer, negatif bir aynadır. Yolcu, sahip olduğu tenhayı tanır; sahip olmadığı ve olmayacağı kalabalığı keşfederek." (s. 76)


Şehirlerin Labirentinde 55 Durak


Calvino, kentleri 11 tema altında sınıflandırır: Anılar, Arzular, Göstergeler, İncelir, Süreklilik, Takas, Gözler, Ölüler, Gökyüzü, ad ve Gizli Kentler. Her biri insanlığın kolektif bilincine ait bir parçayı temsil eder.


İki Tarihi Figürün Eşsiz Diyaloğu: Kubilay Han ve Marco Polo;

Eserde iki tarihi şahsiyet olan Yuan hükümdarı Kubilay Han ve Venedikli tüccar Marco Polo'nun etkileyici diyaloglarına tanık oluruz. Bu iki karakter, yazar tarafından sembolik anlamlar yüklenerek okuyucuya sunulur.

 * Kubilay Han, sıradan insanı temsil eder. Sınırlı görüşü ve duygusal iniş çıkışlarıyla bilinç düzeyinin ötesine geçemez.

 * Marco Polo ise entelektüel bir figürdür. Dünyanın uzmanı olan Polo, zihinsel bir gezgin olarak Han'ın düşüncelerine farklı açılardan yaklaşır ve onun sınırlarını genişletir.

Eserde, Kubilay Han sorular soran, varsayımlarda bulunan ve geçici sonuçlar çıkaran bir roldedir. Marco Polo ise Han'ın akıl yürütmesini tersine çevirerek, sorunlara farklı ve zıt açılardan yaklaşır. 

Han'ın duygusal dalgalanmalarına karşın, Polo her zaman dengeli ve berrak bir bakış açısına sahiptir.

Kitapta dokuz bölümün içinde İlk bölüm On şehirlik sonrakiler beşli olarak Marco Polo'nun anlatımıyla kesilmiş ve sonunda yeniden bağlanmış gibi görünen bir çerçeve oluşturur.

Calvino, kentlerin simgesel doğasına vurgu yapar. Marco Polo'nun anlattığı şehirler, dil konusunda deneyimsiz bir tüccarın zihinsel imgeleridir. Bu imgeler, okuyucuyu şehirleri sembolik olarak yorumlamaya davet eder.


Eser boyunca, Kubilay Han'ın çaresizlik duygusuna karşın Marco Polo, ütopik şehirlerin hayaliyle bir umut ışığı sunar. Bu şehirler, yozlaşmaya ve medeniyetin sonuna karşı bir direnişi temsil eder.


Diyaloglar ilerledikçe, geçmiş ve gelecek, bellek ve arzu arasındaki ilişki sorgulanır. 

Marco Polo, her yeni şehirde daha önce bilinmeyen bir geçmişi yeniden keşfeder. Venedik şehri, Polo için bir karşılaştırma noktası olur ve her şehir tarifinde Venedik'e dair bir şeyler anlatır.


“Han, Venedik’i hiç anlatmadığını söyler Marco’ya. Marco” ne zaman bir kent anlatsam Venedik’le ilgili bir şey söylüyorum “”sf 132


 Aslında belleğin imgeleri dediği şey de tam da bu. Bellek nesne yokken onun yerine devreye giren mekanizma . Bellekteki kayıtlarımız, imgelerle çağrıştırılmış olur.i


Rüyalar ve arzular, şehirlerin kuruluşunda önemli bir rol oynar. Kubilay Han, Marco Polo'nun şehirlerini hayal etme biçimini taklit etmeye çalışır. Ancak Polo, tutarlı bir imge oluşturmayan zihinsel şehirlerin var edilemeyeceği konusunda onu uyarır.


Son olarak, şehir bir köprüye benzetilir. Her bir taşın (vatandaşın) bir araya gelerek köprüyü (şehri) oluşturduğu ve taşıdığı vurgulanır. Bu, şehrin ancak bireylerin katkısıyla var olabileceği ve gelişebileceği anlamına gelir.

"Görünmez Kentler", okuyucuya şehirlerin sadece fiziksel yapılar olmadığını, aynı zamanda zihinsel imgeler, arzular ve korkularla örülü sembolik yapılar olduğunu gösterir. Calvino, bu eserle okuyucuyu farklı bir düşünce yolculuğuna çıkarır.


Kentlerin Ortak Özellikleri


 * Çeşitlilik: Labirent sokaklar, uçsuz kuleler veya salyangoz kabuklarıyla örülü evler… Mimari, insan ruhunun karmaşıklığını yansıtır.

 * Sembolizm: Her kent bir insanlık durumuna ayna tutar. Anastasia’nın değerli taşları arzuyu, Zaira’nın duvarları hafızayı, Despina’nın çift yönlü yolları algının göreliliğini temsil eder.

 * Gerçeklik ve Hayal Arası: Kentler, hem tarihsel izler taşır hem de ütopya/distopya dengesinde sallanır.


Öne Çıkan Kentler (  kentlerin fotoğrafları, mimar, sanatçı Karina Puente’nin Görünmez kentler çalışmasından alınmıştır.)


*Isidora

  * Salyangoz kabukları ve helezonik merdivenlerle örülü bu kent, insanın içsel karmaşasını simgeler.

İnsanların tüm arzularının gerçekleştiği yer… Ama bir koşulla: Gençken orada olmalısınız."



 * Zaira

   * Geçmişin katmanlarını barındıran kent. Her taşında bir hikâye, her köşesinde kayıp bir anı saklı.


 * Despina

  * İki farklı yolculuk türüne göre değişen bir kent: Deveyle gelenler için vaha, gemiyle gelenler için martı silueti.



 *Ersilia

   * Sürekli yeniden inşa edilen bu kent, insan ilişkilerinin kırılganlığını ve iletişimin ipleriyle örülüşünü anlatır.




Tematik Derinlik: Hafıza, Arzu ve Zaman


 * Hafızanın İnşası: Kentler, geçmişin izleriyle doludur. Calvino’ya göre, "Bir kentin belleği, sakinlerinin unuttuklarından bile fazlasını içerir."

 * Arzunun Labirenti: Anastasia’nın parıltılı taşları insanı baştan çıkarır, ancak tutsak eder.

 * Zaman ve Mekânın Göreliliği: Despina, aynı mekânın farklı gözlerde nasıl dönüştüğünü gösterir.


Ve Calvino kitaba son dokunuşu Marco Polo ağzından okura iletir;


“Biz canlıların cehennemi gelecekte var olacak bir şey değil, eğer bir cehennem varsa, burada, çoktan aramızda; her gün içinde yaşadığımız, birlikte, yan yana durarak yarattığımız cehennem. İki yolu var acı çekmemenin: Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: Cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. İkinci yol riskli: Sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek.'"


Neden Okunmalı?

Görünmez Kentler, edebiyatın sınırlarını zorlayan, her okumada yeni anlamlar keşfedeceğiniz bir başyapıt. Calvino, kelimelerle bir satranç oyunu kurar; her hamle sizi şaşırtır. Kitabı bitirdiğinizde, etrafınızdaki şehirlere bakışınız değişecek: Sokaklar birer anlatıya, binalar birer metafora dönüşecek.


** Not:** YKY’den Işıl Saatçıoğlu çevirisiyle Türkçeye kazandırılan eser, 204 sayfada bir ömürlük yolculuk vaat ediyor.

Peki siz hangi kentte kayboldunuz? Yorumlarda paylaşın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annie Ernaux, Seneler

Necib Mahfuz, Cebelavi sokağı’nın Çocukları

Julian Barnes , Bir Son Duygusu, ( (The Sense of an Ending)